Dürüst olalım... Kaç kişinin çeyizinde yıllardır duran ama hiç giyilmeyen bir gecelik var?
Ne vücuda ne ruha uyan kumaşlar… O dar kesimli, içinde kıpırdayamadığın sabahlıklar… Renkleri bile sana ait olmayan takım
O dantelli, sert, içinde kendini yabancı hissettiğin, belki bir kere bile giyilmeden dolaba kaldırılmış bir parça.
Çünkü biz hâlâ çeyiz denince, “göstermelik” olanı koyuyoruz. İçten içe biliyoruz ki o gecelik rahat değil, içimize sinmiyor ama “çeyizde olur” diye alıyoruz. Bir şeyin varlığı sadece orada durmasından ibaret olunca…ne önemi kalıyor ki..
Ama artık o çeyiz kutusuna, başkaları için değil, kendin için bir şey koymanın zamanı gelmedi mi?
Çeyiz alışverişi yaparken bir şekilde “gecelik alınacak” fikri otomatik olarak gelir. Aslında çeyiz bohçasına koyduğumuz parçalar; kendi tercihlerimizden ibaret değildir.
Almadan olmaz gözüyle bakılır ve bir tane almakla da olmaz diye düşünülür. Ama sonra o gecelik, dolabın en altına itilir. Katlanır, saklanır, unutulur. Kesimi zaten senin rahatına göre değildir. Kumaşı şık görünsün diyedir ama içinde kıpırdayamazsın.
Üstelik bu parçalar sadece fiziksel değil, duygusal olarak da seni kendin gibi hissettirmez. Sanki senin değil de “bir versiyonunun” giydiği bir şey gibidir.
Ve işin kötüsü... O geceliği sen seçmemişsindir. Sana gösterilmiştir, olur denmiştir, “çeyiz bu” denmiştir. Sen de susup almışsındır.
Pijama, kimsenin listene eklemediği ama senin içten içe ihtiyacını bildiğin parçadır. Sana yakışan, seni rahat ettiren, gerçekten kullanacağın bir şey. Gösterilmek için değil, yaşanmak için tasarlanmıştır.
Gecelik bir ihtimaldir, pijama bir gerçek. Çünkü pijama sadece bir kıyafet değil; “Kendim için de bir şey koydum bu sandığa” diyebilmenin sessiz bir yoludur.
İçine sindiği için seçersin. Giydiğinde bir role girmediğin, aksine kendi hâlini bulduğun için.
Pijama, çeyizde utana sıkıla konulan bir parça değil. Açıkça sahiplenilen, gönül rahatlığıyla "bu benim" denilen bir parçadır.
Lady&Macha pijamaları, başkalarına göstermek için değil, kendin için hissetmek için tasarlandı. Ne içinde kısıldığın kalıplar var, ne "çeyizlik olur mu?" kaygısı. Burada mesele bir kıyafet değil — çeyize bir parça kendini koymak.
Biz geceliklerin temsil ettiği o utangaç, rahatsız, kullanılmayan şeylerin tam karşısında duruyoruz. Pijamayı o kutuya, bir gece belki değil; her gün tekrar tekrar giymek isteyeceğin bir parça olarak koyuyoruz.
Çeyiz sandığın bir vitrin değilse, neden sadece bakılacak şeylerle doldurasın ki?